Haberler

Davaların Yığılması Halinde Dava Şartı Arabuluculuk Zorunlu Mu?

Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri olan arabuluculuk, çekişme halinde olan tarafları, üçüncü bir kişi gözetimde bir araya getirerek iki tarafın da razı olacağı şekilde uyuşmazlığı ortadan kaldırmayı hedefleyen bir süreçtir. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinde düzenlendiği üzere, taraflar, arabulucuya başvurma, süreci devam ettirme, sonuçlandırma veya bu süreçten vazgeçme konusunda serbesttirler. Bir diğer deyişle, tarafların, ancak kendi rızaları ile arabuluculuk sürecine dahil olmaları prensiptir. Genel prensip bu olmakla birlikte, önce 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda; akabinde de 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içeren ticari davalarda arabulucuya başvurulmasını dava şartı olarak düzenlemiştir. Bu düzenlemelerle birlikte, ihtiyari olan arabuluculuk süreci, taraflarının iradelerinden ayrılarak uyuşmazlığın mahkemelerce incelenebilmesi için zorunlu bir süreç haline getirilmiştir.

Dava şartları, mahkemelerin uyuşmazlığın esasını inceleyebilmesi için bir ön koşul olarak aranan ve kamu düzeninden kaynaklanan hususlar olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır ve taraflar da dava şartı eksikliğini her zaman ileri sürebilir. Kanun koyucu dava şartı olarak arabuluculuk müessesi ile bu şart yerine getirilmeksizin ikame edilen davaların usulden reddedilmesinin önünü açmıştır. Bu husus, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-2. maddesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.02.2020 tarihli 2020/197 Esas ve 2020/1578 Karar sayılı kararında, davaların yığılması durumunun söz konusu olduğu hallerde, arabuluculuğa başvurulması zorunlu olmayan bir dava ile birlikte açılan ve aslında öncesinde arabuluculuğa başvurulması zorunlu olan bir davanın arabulucuya başvurma şartı olmaksızın açılabileceğine hükmetmiştir.

Yargıtay kararına konu olan olayda, davacı, geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespitini ve bu amaçla verilen paranın tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesi, davanın türü itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğunu belirterek davanın usulden reddine karar vermiştir. Karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesi’nce aynı gerekçeyle esastan reddedilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise, incelenen uyuşmazlıkta Hukuk Muhakemeleri Kanununun 110. maddesinde düzenlenen “davaların yığılması” durumunun söz konusu olduğunu tespit ederek, her ne kadar konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olan tahsil davası dava şartı arabuluculuğa tabi ise de geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespitine ilişkin talebin bu kapsamda değerlendirilemeyeceğine, netice olarak da arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davasının dava şartı arabuluculuğa tabi olmayacağı sonuca varmıştır.

Yargıtay kararında bahsi geçen “davaların yığılması”, davacının, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilme imkânı tanımlanır. Burada önem arz eden husus, aynı dava dilekçesiyle ileri sürülen taleplerin birbirinden bağımsız talepler olmasıdır. Bu durumunun kaçınılmaz sonucu, tek başına ileri sürüldüğünde dava şartı olarak arabuluculuk kapsamında olan bir talebin, arabuluculuk dava şartına tabi olmayan bir dava ile birlikte ikame edildiğinde de zorunlu arabuluculuk kapsamında kalacak olmasıdır. Zira, davaların yığılması halinde görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı ve bağımsız dava olduğu, yargılamada her bir davanın (talebin) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görüp ve karara bağlanacağı Yargıtay kararlarında da belirtilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2446 E., 2015/1445 K., 27.05.2015 K.T.).

Netice olarak, davaların yığılması müessesi, hukuki niteliği itibariyle kanun koyucu tarafından öngörülen ve kamu düzenine ilişkin olan dava şartlarını ortadan kaldıracak mahiyette değildir. Bu sebeple, yeni bir düzenleme yapılana kadar, mahkemeler tarafından incelenmesi için arabuluculuğa müracaat edilmesi gerekmeyen bir dava ile birlikte açılan ve zorunlu arabuluculuk kapsamında olan bir davanın, arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir.